29 Mayıs 2015 Cuma

ADALET KEFARETÎ



 Dünyanın en adaletli yeri neresidir ya da en adaletli şeyi. “Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.” Vikipedi’de adaletin tanımı böyle yapılmış. Bana göre ise, adalet terazisi denen şey, dünya üzerinde dengede durması en imkansız şeydir, adaleti sağlayanlar da insan olduğu takdirde. Bir insanın duygularından arınarak karar vermesi, ne kadar objektif olabilir. Gerçek anlamda bence imkansız. Neden mi,  açıklayayım, müsaade edin. Bir insanı cam bir fanus içinde yetiştiremezsiniz. Hayatta karşılaştığı her durum, onun görüş ve düşüncelerini etkileyecektir ta ki yaşayış biçimine kadar.

 Ama bir şey var ki, o, herkese adil olarak dağıtılıyor. Kimse onu yargılayamıyor bu yüzden. Kimse satın alamıyor ya da değiş tokuş yapamıyor. Göreli olarak tabi ki. O da,”Zaman”……

 Gelelim, göreli olan tarafına; örneğin mikro dalga fırın kullananlar, sevdikleri yemekleri burada bir dakika içinde ısıtan insanlar, acaba buradan kazandıkları zamanı ne yapmakta ? Ya da ekmek almak için arabayı kullanan nadide kıymetliler, bisikletle ya da yürüyerek gideceğiniz mesafeyi, araba ile jet hızında aldıktan sonra kalan zamanı cebinize mi koyuyorsunuz ? Bütün gün yanınızda stajyer olarak çalışan genç liseliler, koltukta işleri olmadığında uyumadan zor duruyorlar. Onlardan zamanlarını satın almak için neler vermezdim. Maalesef zaman, kendi açısından adil, ama ona davranılan açısından pek adil değil. Onun bundan şikayeti olduğunu sanmam. Ancak tarih, zamanı en adaletli kullananları yazacaktır.

27.05.2015

5 Mayıs 2015 Salı

Opportunist Çocuklar



 Opportünist çocuklar yetiştirmeyin. Bunun da modası geçecek.

Çocuklar yetişkinleri örnek alıyor. Bu doğrudur. Ancak gözlerinin önünde cereyan eden olaylara sizin gibi bakamıyorlar. Aslında bakmıyorlar demek lazım. Çünkü olması gereken de bu. Ama olması gereken olmadığı durumlarda mesela, çocuk üç kişi oynamaya alışmamış. Ve sürekli olarak sonradan geleni dışlayan bir yapıya sahipse veya durup dururken yalan söylemek gereği hissediyorsa anne ve babalarına dönmek gerek. Bu konuda yapılacak çok fazla bir şey olduğunu sanmıyorum. Bunun değişmesi için birkaç neslin devamı gerekir ki, içinde bulunduğumuz durumlarda bu da pek olası görünmüyor. Öyle ise tek bir çare kalıyor. Bu şekilde yetişmeyen çocukların, bu çocuklarla karşılaşması durumunda alacağınız duruş. Beni soracak olursanız her fırsatta onları seyretmeye ve yanlışlarını kulaklarına sokmaya çalışıyorum. Acı tespitim şu ki, bu gibi durumlarda, çocuğun, yanlış yaptığını zaten bilmesi. Bu beni hayal kırıklığına uğratmıyor değil. Ama yine de usanmadan ona,  kendisinin de bir gün üçüncü çocuk olması gerektiğinden, öyle bir durumda kalınca ne yapacağını sorarak, ona empati yaptırmaya çalışıyorum. Ama, eminim kaçamak cevaplar vermeye çalışsalar bile akıllarının bir yerinde benim söylediğim yer ediyordur. Bir gün kızımla oynayan bir arkadaşının, başkası bir arkadaşı ile gezerken, ve diğeri, kızımı çağırmak istediğinde onu boş vermesini söylediğini duyduğumda kendime hakim olamayıp dışarı çıkarak bir arkadaşın böyle davranmasının ancak onun bir arkadaş olmadığını söylemesi demektir dedim. Kız uzak ara bizim evin yakınından bile geçme cesareti bulamadı. Ta ki ben onu görüp yanlışını anlayıp anlamadığını, sorduğumda iki büklüm oluncaya dek. Kendi annesine bile sıkıntısı anlatamamıştı. Peki bir çocuk neden fırsatçı olur. Bu konuda gerçekten ebeveynleri suçlayacağım, çünkü bunun bir suç olmadığını aksine hakkını aramak olduğunu anlatan var. Yazının başında da söylediğim gibi opportünist çocuklar yetiştirmeyin. Bunun da modası geçecek bir gün. O gün geldiğinde ise çocuklarınız ne kendi olacak ne de bir başkası. Bunu hanginiz istersiniz ?

28.04.2015