19 Kasım 2015 Perşembe

SU TERAZÎSÎ



 Kimimiz her şeyi unutmak ister, kimimiz hiçbir şeyi unutmamak.

 Hepimiz özünde yarına bırakılacak şeyler için yaşıyoruz. Doğurduğumuz çocuklar, yarattığımız sanat eserleri, yaşlanmaya ve yok olmaya mahkum bizler için geleceğe tutunma ipleridir. Bu iplere bağlı kuklalar gibiyiz. Onlar bizi yönlendiriyor. Kuklalarımızın ne kadar gösterişli olduğu ile övünüyoruz birbirimize sırıtarak. Zamanın geçmekte olduğundan haberdar olduğumuzun bilincinde olarak yapıyoruz bunu. Neredeyse ölüm dozunda alınmış bir uyuşturucu müptelası nahoşluğunda unutmak istiyoruz, zamanın nasıl geçtiğini.  Geldiğimiz yerin şamatasının ve bir zamanlar bize ulaşılmaz görünen dorukların üstünde olmak, su serpiyor yüreğimize, ferahlatıyor bizi, ta ki çocuklar evden uzaklaşıncaya, yazdıklarının üzerine bir sürü başkalarının yazdıkları birikinceye, duvardaki tablonun altındaki rengin, etrafındaki renkten gizlendiği tarihe kadar.

 Film setlerinde yaşıyoruz. Bizim filmlerimiz çok daha uzun ve yönetmeni herkese tanıdık. Anladığınız üzere herkes kendi filminin yönetmeni. Hayatına müdahaleye izin vermek zorunda kalan, buna alışmış, başka türlüsüne cesaret edemeyenden ya da aksinin olabileceğinden haberi bile olmayandan bahsetmiyorum. Onlar, kendi var olmayan hiçliklerini hatırlamak için çırpınıp dursunlar. Gerçek ile görünen arasındaki denge, su terazisi kadar hassastır. Ama arasında 360 derece fark vardır.

18.11.2015

12 Kasım 2015 Perşembe

TUTKUNUN ALFABESî




İnsanları ayakta tutan tutkularıdır. Kolera’ nın bir mikrop olduğunu anlamak, tutkulu bir doktor sayesinde mümkün oldu. La folia gibi, üç yüz yıl etkisini sürdüren bir müzik akımı, ona günlerini heba eden besteciler eliyle uzun yaşadı. Tutku, kötülüğü de içerir. Şehvet, intikam ve öfke tutkuları insanları yıllarca hapsetmiştir. Bu sebeple insanlar haksız yere ölürken, tutkular hep serbest kalmıştır. Tutku, devamlılığı sağlarken, gelişme ve ilerlemeyi de beraberinde sürüklemelidir. Hayatınızdaki tutkuları, sadece bir hayal ürünü olarak bırakmaya karar vermiş insanlardansanız siz onları geliştirmeyi hayal edecek kadar cesur değilsiniz demektir.

 Tutkuların serbestçe dolaşma kabiliyeti, onların sizde ne kadar süre yerleşik durumda kalacaklarına karar vermekten geçer. Çoğu insan bunun farkında bile olmadığından, elinden uçup giden tutkular, atmosferde dolaşır durur. Boşa giden hayatlardır aslında bunlar. Tutkudur bir ruha şeklini veren, et değil.

Sınırına gelince……Bir tutkuya yol verdikten sonra frene basmak çok zordur. Ya da nerede yavaşlayacağını bilmek. Çoğu zaman işyerlerinde sabahlayan insanların aile hayatlarına baktığınızda tam bir yıkım görebilirsiniz. Herkes John Nash veya Stephen Hawking kadar şanslı olamayabilir. Bu yüzden tutkunuza sahip çıkacak birilerine aşık olmaya çalışın…….