21 Nisan 2017 Cuma

AKDENİZ



Pedalımı çevirmeye başlarken Akdeniz esintisinin beni nerelere alıp götüreceğini  merak ediyordum. Aynı yolu her gün almanın neresi merak edilecek diye sorabilirsiniz. Şimdi anlatayım o zaman dayanın arkanıza……
 Deniz kenarındaki lisenin deniz gören kocaman bahçesi, uçurtma çiçekleri ile dolmuştu. Gençlerin yüzündeki gülme alışık olduklarınız gibi değildi. Göğe çıkan umutların ne olursa olsun yeşermesi gerektiği gibi, inşaat için getirilmiş kumun içinden fırlayan filizler gibi.
 Mimozaları, ud nağmeleri ile dans ettiren yaşlı beyefendi, günlerin geçiş serenomisine eşlik ediyor.  Ama hiç acelesi yok. Çünkü acelenin tüketmek olduğunu bilecek kadar yaşamış.
Japon çiçeklerinin koyu gölgesi okul kaçamaklarının kahvesi olmuş. Tam da çektikleri canlı yayına giriş yaptım bisikletimle. Gençlik iksiri onların havalarındaydı sanki bol bol içime çektim.  Dönüş yolunda gördüğüm ölü kumru, özgürlüğün sonsuza kadar sende kalmayacağını yine hatırlattı bana. Hızlandırdım pedallarımı, kalktım selemden, Akdeniz rüzgarı, saçlarımın arasından geçerken, gökyüzünün mavisini tutmaya çalışmayacaktım.

21.04.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder