İnsanın alışamadığı her şeye alışabildiğini test ettik. Hep beraber bundan bir sene önce Covid 19 gereği yapılan onca kısıtlamanın olabileceğini söyleseler herhalde inanmazdık.
Ama yaşanılan çoğu şeyi kabullenmeyi öğrendik. Bu sağlığımız söz konusu olunca elbet bir yere kadar kabullenilir oluyor. Ancak gördüğümüz ama katlanmamız gereken kısmında yıpratılıyoruz sanki.
Deforme edilen duygular, insanın çağlar boyu taşıdığı ve miras olarak aktarması gereken bir belleği zedeliyor. Sonra da sanki kendisi bunu yapmamış gibi nesil farkından bahsediyorlar. İnsanoğlunun kendini duruma uydurma yeteneği elbette yüzyıllardır onu besin zincirinin en üstünde tutmaya yetti. Ama Covid 19 ile bu durum sarsıldı.
İnsanı, savaşmaya yetmeyen bir varlık hâline dönüştürdü ki bu duruma da geriye doğru baktığınızda aslında besin zincirinin yine üstünde olmak için verdiği canhıraş çaba için düştü.
Savaş yıllarını incelediğinizde insanoğlu, yıkan ve ayakta kalmaya çalışan olarak yarıya bölündü. Şimdi ise yıkan taraf size seçim şansı bırakmıyor. Çünkü iki seçeneği de elinde bulunduruyor. Yıkan da kendisi ayakta tutan da. Sen sadece uzak durmaya çalışıyorsun.
Aslında yeni yeni sahip olduğunuz tüm duyguları bir araya getirdi. Bencillik ki bunu sadece sevdiklerinize değil dünyanın kendisine yaptınız yıllarca. Bananecilik ki siz bunu artık bırakın çevrenizdeki hayvanları ve ormanları kendi kendinize bile yapmaya başladınız.
Covid 19 ise sizi bununla yüzleştirdi.
Evlerinizde bir ayı aşkın bir süredir kalıyorsunuz. Bir deprem gibi aslında,
silinebilir, ama bir destan gibi de sürdürülebilir bir dünyanız olabilir.
Sanırım seçenekler aslında sonsuz gibi görünse de Covid 19, hayatın ölüme dönüşebildiğini bunun sadece yollarının seçeneklerle dolu olduğunu ama aslında bir tek yolu olduğunu gösterdi.
Umarım bir daha böyle yazılar yerine dünyanın ne kadar yaşanılabilir bir dünya olduğunu bize hatırlatan insanoğlunu yücelten yazılar yazma şansım olur.
Şimdi sizi dışarıya insanoğlunun yaratmaya gücünün yetmeyeceği ancak korumaya gücünü yetmesi gerektiğini anlamak için
bir dakika nefesinizi tutup bir ağacı seyretmeye,
bir dakika gözlerinizi kapatıp bir arının vızıltısını dinlemeye ve balkonunuzdaki küçücük saksının toprağını ıslattıktan sonra ki kokusunu içinize çekmeye davet ediyorum.
Bu bir hareket, bir uyanış gibi olmalı ancak alelade bir hareket değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder