25 Aralık 2012 Salı

Feminist Bir Anayasa, Bir Mayın, On Kız

Moğol istilasından ABD işgaline uzanan bir ülke, tarih; Ocak 2004, dünyanın en feminist Anayasası’nın kabulü ile kadın haklarının anayasal koruma altına alınması , kızların kocaya satılmasına, erkeğin aile içinde kadına hakimiyet kurmasına, zina ve fahişelik nedeniyle kadınların katledilmesine göz yuman bir sistemin ortadan kaldırılması. Anayasa ile tüm çocuklar için zorunlu eğitim şart koşuluyor. Önceleri Sovyet işgaline karşı, ülkedeki bağımsız feminist örgütlerin en eskisi olan RAWA(Afganistan Kadınlarının Devrimci Birliği), bir tepki olarak gizli okullar açmıştı. Kabul gören bir gerçeğe, göre okur yazar olan insanların, ancak haklarını koruma ve talep etme  istekleri ve zorlamaları olacağından, okur yazar oranını artırmak, işi tabana yaymanın anahtarıdır. Nitekim, Taliban yönetimi zamanında, eğitimin altı yıl süreyle tamamen durdurulduğunu düşündüğümüzde (sadece dini ve şeriat eğitimi dışında), ilerlemenin  ne masalsı bir yolculuk olabileceğini tahmin etmek, hiç de zor değil.
 Yıl Aralık 2012, Afganistan’ın birçok bölgesinde okul bile yok.  Olanların hala bir kısmında ise sadece dini eğitim verilmektedir. Bu, diğer hakların temininde ne kadar az yol alındığının bir kanıtıdır. Gerçi, çadırlarda bile eğitim vermeye gönüllü öğretmenlerin varlığı, her zaman göz doldurmaktadır. Ancak yaşanan uzun süreli kaos ve savaşlar eğitimde istenilen düzeye gelememenin sebepleridir. Güzellik başa beladır. Afganistan’ın sahip olduğu Türkmen doğal gazı , Rusya, Hindistan ve Çin ittifakına karşın jeostratejik önemi, onun medeniyet düzeyinde her alanda aslında geri bırakılmasının kaynağıdır.
 Şarbat Gula, hepinizin hatırlayacağı üzere, National Geographic dergisinin 1985 yılı Nisan  kapağında yayınlanan meşhur Afgan kızı, 2002 yılında başka bir Nisan ayında yayınlanmak üzere fotoğrafı çekildiğinde, önce veya sonra hiç fotoğrafı çekilmemişti. Sovyet- Afgan savaşı sırasında öksüz kalan bu kadın, Afgan direnişinin sembolü haline gelmişti. Olması gerektiği gibi. Her Afgan kadını gibi onunda film gibi bir hayatı olmuştu. Çoğu mülteci kamplarında geçen bu hayat, diğer kadınları da temsilen belgesel olarak da çekilmişti.
  Gülnaz ise çoğunuzun bilmediği, ismini bile belki duymadığı bir kadın 2012 Ocak ayında BBC den haberi çıkmış bu kadın, bu genç kız , kocasının kuzeninin tecavüzüne uğradıktan sonra kadın koğuşuna kapatıldı. Orada hamile olduğu anlaşılınca, ortaya işlenen suç çıktı. Polis Gülnaz’ı ve tecavüzcü akrabayı tutukladı. Afgan yasalarına göre “zorunlu zina” kapsamında  Gülnaz 12 yıl hapse mahkum oldu. Ama tepkiler sayesinde affa uğradı. Dışarı çıktığında ise törelerin, insanların acılarından daha önemli olduğu bu bölgede, eğer evine dönemezse yani tecavüz eden kişi onunla evlenmez ise veya yüklü bir başlık parası vermez ise, namusu temizlenmeyecek ve hayatı tekrar tehlikeye girebilecek olduğundan, ona başka bir hayat için  yardım toplandı.
 Seher Gül, yine BBC de haber olmuş bu kadın, 4500 dolara bir adamla evlendirilmiş, aylarca mahzende kilitli tutulmuş, aç bırakılmış, kocası ve kayınları tarafından işkenceye maruz kalmış bırakılmıştı.
 Bu örnekler, sadece basının ulaşabildikleri, ya diğerleri….Kapalı kapılar ardında, gözlerden uzak yaşanılanlar. Yıl Aralık 2012 , odun toplamak için, mayın dolu araziye gönderilen ,birinin mayına basması sonucu ölen, on kız çocuğu gibi, Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi
 Ölü çocuklar büyümez


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder