3 Mart 2022 Perşembe

TEKRAR ETME-KTEN KORKMA

 




Pubg, League of legends, Fortnite… Dünyanın oynamayı sevdiği oyunlar….
Artık oyun kurucuları neden “Game Over” yerine  “Continue” seçeneği kullanıyorlar.
Çünkü bu oyuncuları yeniden oynamaya teşvik eder.

10 aylık bir bebek daha önce yardımla  kalktı ve şimdi yürümesi gerekiyor ama düştüğünde başına geleceklerden habersiz ve her düşüşünde tekrar kalkıyor.

Oynadığınız video oyununun detaylarıyla da ilgilenmezseniz? Kaç kademe atladığınız ve nerelere geldiğiniz önemlidir. Ne kadar yandığınız, ne kadar öldüğünüz kimin umrunda!! İstediğiniz kadar tekrar etme şansınız var.

İŞTE ASIL ŞEY;  HER BAŞARISIZLIĞINIZ, SİZİ BAŞARIYA GÖTÜREN MERDİVENİN BASAMAKLARIDIR.

Evet, sizin planınız  dümdüz bir yolda ilerleyerek, bisikletle karşıdaki bayrağa ulaşmak. Ancak gerçek, tümsekler, nehirler ve kayalarla dolu ve yolda almamanız gereken bir sürü de bayrak var.

İlk aksilik ve başarısızlık belirtisinde şüphenin içeri sızmasına müsaade etmeyin.

ASLA KENDİNİZE YETERİNCE İYİ OLMADIĞINIZI SÖYLEMEYİN.

Hayatta senin için anlamı olan her şeyi düşün. Ne derece önemli olup olmadığına bakmadan.

Bir arkadaşınla ilişkini, ailenden herhangi birini, belki profesyonel bir işi.
Oyun düğmesine benzeyen bir şeyden farklı olmadığını  garanti edebilirim.
Düşmelerin  sonunda başarmak. Ta ki senin için değer oluşturan noktaya kadar….

Oyun kurucularının eğitim psikolojisi üzerine eğitim aldığını düşünürsek, bütün bunların ispatının gözlerimizin önünde olduğunun, sadece biraz daha biraz daha düşmemiz gerektiğinin kanıtı olduğunu kim inkar edebilir ki?

FOTO BY Duané Viljoen adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

YIL 2022 1917 DEĞİL


 



Vladimir Putin saldırıyı, Ukrayna’daki sivilleri soykırımdan korumak için “özel bir askeri operasyon” olarak nitelendirdi.  Moskova’nın 1979’da Afganistan’ı işgalinden bu yana  en saldırgan eylemlerini kınayan yüzlerce mesaj yağdı. Sosyal medyada “artık sonsuza kadar bizimle olacak bir rezalet olarak” nitelendirilen paylaşımlar yapıldı. Rusya’lılar “Ukrayna’lılardan af dilemek istiyorum, savaşı başlatanlara oy vermedik” pankartları astılar.
Önde gelen bir insan hakları savunucusu Lev Ponomavyov tarafından başlatılan bir dilekçe ile birkaç saatte 289 binden fazla imza toplandı. Moskova’da devlet tarafından finanse edilen bir tiyatronun yönetmeni Yelena Kovalskaya, Facebook’ta “bir katil için çalışıp ondan para almak imkansız” diyerek işinden ayrıldığını duyurdu. “Bu anda birçoğunuzun Viladimir Putin’in dost canlısı Ukrayna ülkesine saldırısı karşısında çaresizlik ve utanç hissettiğimizi biliyorum” dedi İnsan Hakları aktivisti Marina Litvinoviç. Biz Rus halkı Putin’in başlattığı savaşa karşıyız bu savaşı desteklemiyoruz bizim adımıza yürütülmüyor dedi. Bu ve buna benzer açıklamaları yapan yaklaşık 2000 kişi Moskova’da gözaltına alındı. Ruslara izinsiz protestoların yasalara aykırı olduğunu hatırlatıldı.Bazı medya kuruluşları devlet tarafından finanse edilen bazı şirketlerin çalışanlarına Ukrayna’daki olaylar hakkında kamuoyuna yorum yapmama talimatı verildiğini bildirdi. Tüm bunlara rağmen Perşembe akşamı Moskova’nın merkezinde binden fazla kişi toplanarak “Savaşa Hayır” sloganları attı. Petersburg’da yüzlerce  kişi sokaklara döküldü.
-Bu hayatımdaki en utanç verici ve korkunç gün. Benim ülkem bir saldırgan. Putin’den nefret ediyorum. İnsanların gözünü açması için başka ne yapılmalı!!! 40 yaşında Rus bir mühendis
Cevap, Parlamentonun üst kanadının sözcüsü Valentino Matviyenko’dan geldi. “Saldırıya karşı çıkanları sadece “anlık sorunları” umursadıkları ile suçladı.
Rusya TV sunucusu bütün bunları “insanları Nazi rejiminden koruma çabası olarak nitelendirdi ve abartmadan tarihte çok önemli bir kavşak olduğunu” söyledi

Ve yıl 2022, 1917 değil…..


FOTO BY  Matti adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

BAKMAK VE GÖRMEK

 




“Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil
mi?
Hiç vaktiniz yok, “Fast live”, “Fast food”, “Fast music”,
“Fast love”…
Dikte ettirilen “yükselen değerler”, “in” ler, “out” lar…
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen
bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar,
Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da
hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın
keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan
zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz
bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza
megabaytlarınız mı yetmiyor? “
Yıllar önce yazdığım ve kitabımda yer alan”Bakmak ve Görmek” adlı yazımdan alıntılarla başladım bu hafta.
Bakmak ve görmek; farkına varmak,
gafletten uyanmak, odaklanmak, sezmek, şahit olmak, kalben
hissetmek, dikkat etmek gibi anlamları karşılayacak
biçimde kullanılmıştır. Günümüz insanının geçirdiği evrim
sonucu, farkındalığın günden güne azalması, etrafa verilen
tepkilerin bölgesel olmasına ve gitgide şahsileşmesine neden
oluyor. Herkes, oturduğu yerden verdiği tepkilerin, yerine
ulaştığını düşünecek kadar umursamaz olmaya doğru
yol alıyor. Her zaman gözünün önünde olan şeylere karşı
aşinalık, onun aykırı bir durum olarak görülmesini engelliyor.
Gözlerimiz ve algılarımız arasındaki bu uçurum, bir süre
sonra kapanması imkansız hale gelecek.
Yunus Emre, Mevlana; bakmak ve görmenin ötesine
gitmişler ,yüzyıllarca önce, irfan ve müşahede yoluyla görme
düzlemlerine ancak sıradan/günlük tecrübe düzeninden
çıkarak ulaşmayı başarmışlardır. Onların insana bakış açıları;
onun bir ‘sevgi varlığı”, sevginin de insanda birleştirici,
bütünleştirici bir eğilim niteliğinde olduğudur. İyiliği emretme,
kötülükten men etme düşüncelerini anlatmayı
amaç edinmişlerdir. Yeni şeyleri keşfetme içgüdümüzü birazda
13.yüzyılda bile var olan Yunus Emre’nin şiirleri , Mevlana’nın
Mesnevi ‘si ile insanın var olan duyusunu tekrar
hissedebilirsek ne mutlu bize. Ne mutlu farkında olana.

FOTO BY  Eugene Golovesov adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

GOOGLE PLAY OLMASA DA İNDİR

 




Size nerede yaşamanız, nerede çalışmanız ve hangi partneri bulmanız hususunda yüzde yüz yardımcı olabilecek bir uygulama var deseydim???

Ve bu uygulamanın ücretsiz olduğunu söyleseydim!!!

Kiminiz öyle saçmalık mı olur diye söylenirken, kiminiz böyle bir uygulamanın asla ücretsiz olmayacağını dillendirirken, kiminiz ise böyle bir şeye inanmanın ne kadar güzel olabileceğini hayal etmiş olabilir.

Evet bu bir gerçek ancak üzücü haberim ise şu.

Bu uygulamanın 20’li yaşlarında olanların indirebileceği sınırı olmasıdır. Hemen üzülüp yelkenleri suya indirmeyin.

Açıklamama izin verin. Mesela, şu an kendinizi sakin hissediyorsunuz, ama öfkelendiğinizde kendinizi tanıyamayabilirsiniz ya da diyete karar verirken yemek yemenin cazibesine tok karnına değil de aç karnına ne kadar başa çıkabileceğinizi tahmin edemeyebilirsiniz.

Burada bir empati boşluğu var.

İşte 20’li yaşlarda gelecekteki benliğinizle sohbet etmek ve kendinize dürüst olmanız çok önemli. Prof Derek Parfit bir tür inanç ve hayal gücü başarısızlıkları nedeniyle gelecekteki benliklerimizi ihmal ettiğimizi düşünüyor. Ben de ona kesinlikle katılıyorum.

Araştırmalar yabancılar hakkında düşündüklerimizin aynısını gelecekteki benliğimizle ilgili de düşündüklerimizi ispatlıyor. Yani ona pek değer vermiyoruz açıkçası. Kimmiş ki gelecekteki benlik!!!

EMPATİ BOŞLUĞU yani, henüz tanışmadığımız bir versiyonumuzla tanışmak bizim için çok yorucu oluyor.

İşte bu uygulamayı hayatınızda etkinleştirmeyi başarabilirseniz, şimdiki siz ile gelecekteki benliğiniz arasındaki empati boşluğunu doldurmak hayal değil.

Sanal gerçeklik programları ile 35, 45 yıl sonrası yüzünüzün aldığı şekli görmek kadar korkutucu bir film yoktur herhalde ve onunla tanışmak bence çok etkili.

Hayatın en belirleyici anlarının yüzde 85’inin 35 yaş civarlarında gerçekleştiğini düşünürsek en çok çocuklara sorduğum soru kendilerini 35 yaşında nasıl hayal ettikleridir.

Gerçekten spesifik bir şekilde o anların sorularını sormalarını istiyorum…

İşinden zevk alıyor musun? Anlamlı mı? İyi kazanıyor musun? İşinden koşarak gittiğin bir ailen var mı? İlk çocuğun olduğunda kaç yaşındasın? Karınla ilişkin dürüst mü? Çocukların üniversiteye giderken sen kaç yaşındasın? Sağlıklı mısın? Seni mutlu eden ne? İstediğin ve hayal ettiğin her şey sığmış mı?

Bu tersine mühendislik ile seni gelecekteki benliğin ile orta noktada buluşturmayı hedefleyen bu program sensin.

20 sene sonra orada olmak istemediğin bir yerde olmak sana mantıklı gelir miydi?

Onun için para ve zaman hatta daha da ötesi ömür harcamak???

En iyisi yaşın kaç olursa olsun sen bu programı indir!!!!!

 FOTO   David Radomysler adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

SÖYLEMESEM OLMAZ




 Neredeyse otuz beş yıldır yazdığım günlüklere baktığımda neler görmüşüm ???

Daha çok yüreğime, biraz da sağduyuma güvenmişim…

“Pişmanlık”, “Keşke”, yerine “Aşk olsun”, “Canın sağ olsun” kullanmışım…

İnsanların değişebileceğini, ama bazılarının asla değişmeyeceğini, ama buna rağmen,

İnsanların her zaman seni şaşırtabilecek potansiyele sahip olduğunu,

 “Çorabını giy, ellerini kurula” gibi defalarca söylemem gerekenleri bile aynı ses tonuyla söylemişim.

Mutlu olmanın bir kelimenin ötesinde olduğunu bilmemin, kaybetmekten önce geldiğini

Çoğalınca değerini kaybetmeyen şeyleri,

Uyurken dinlediğim kalp seslerinin hayatımda duyduğum en özgün şarkı olduğunu,

Günlük tutmanın beni özgür bıraktığını,

Başkaları için sevinmişim…

Kendi kararlarımı kendim vermişim…

Çocuk yapmayı ertelemişim…

Doğru zamanda emekli olmuşum…

Usansam da vazgeçmemişim…

Kavgaları ertelemişim…

Sevdim mi tam sevmişim…

İşimi severek yapmışım…

Emekli olmayı beklemeden sevdiğim işlere zaman ayırmışım…

Kendi çocuğumdan “Anne, en çok senin benim gibi olmandan hoşlanıyorum” lafını onun ergenliğinde duymuşum….

Bahar bayramlarında güzel dilekler dilemişim…

Her sabah kalkmak için bir sebep bulmuşum….

Bırak dağınık kalsın sloganı hayatımı kurtarmış…

Bir fındık tanesi büyüklüğündeyken bile çocuklarım ile konuşmuşum….

Daha çok dinlemişim….

Seçici olmamışım…

Zorlamamışım, ikna etmişim…

Gezmişim, dolaşmışım, notlar almışım…

Pencerelerin içini hayal etmişim….

Başarısız olmak ya da olmamanın, bütün meselenin bu olmadığını….

Bugün basit, zor, güzel, süreli ne mevzu ama… bahsettim ama söylemesem olmazdı.

Mutlu olmak …..

foto by Dorina Stati adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

20 Ocak 2022 Perşembe

SIFIRA YAKIN HATA PAYI

 




Uzun süre kararsız kaldıktan sonra kırmızı renk yerine beyaz renk sweat aldınız ve etiketini bile sökmediniz olsun….

Peki seçtiğiniz mesleğin asla yapamayacağınızı düşündüğünüz o an, arkaya bakıp çığlık atmak işe yarar mı sizce!!!!

Araştırmalara göre kötü kararların arkasında 3 sebep var; Geçmiş deneyimler, Önyargılar ve Duygusallık.

Suzy Welch kendine şu soruları sordu; “Bu kararı verdikten 10 dakika sonra ne hissedeceğim, 10 ay sonra ne hissedeceğim ve 10 yıl sonra ne hissedeceğim?”

10-10-10 kuralı nasıl çalışır?

  • 10 dakika sonra bu kararın hayatıma etkisi ne olacak?
  • 10 ay sonra bu kararın hayatıma etkisi ne olacak?
  • 10 yıl sonra bu kararın hayatıma etkisi ne olacak?

Vereceğiniz her dürüst cevap, şu an alabildiğiniz kararın, içinde bulunduğunuz şartlar dahilinde her zaman verebileceğiniz kararlar olmasını zorunlu kılacaktır.

Hepinizin şu ya da bu şekilde bu formülü hayatına uyguladığına şüphem yok.

 

Bu süreçte herkes mutlu sona ulaşmaz. Vereceğiniz kararlar hata da barındırabilecektir. Ancak bu sistem ile hata payını minimuma indirgemiş olacaksınız.

Normal halinizde değil iken “normal” kavramı, kişiden kişiye değişiyor malum!!!!Yani çok mutlu ya da çok üzgün iken genelde demek istedim. Önemli tercihler yapmayın hayatınızla ilgili ….

10/10/10 sistemini, sürekli “Evet” diyen arkadaşlara da öneririm….

Bütün bu ipuçlarına rağmen ben hata yaparak öğrenen tiplerdenim diyorsanız….

Hatadan ders alınabilir ki bu çok önemli ve pahalı bir öğrenme şeklidir.

Hele ki ikinci şansın varsa tadından yenmez.


NEAR ZERO MARGIN OF ERROR

 After being undecided for a long time, you bought a white sweatshirt instead of red and you didn't even remove the tag.


Well, when you think that you will never be able to do the job you have chosen, do you think it will help to look back and scream!!!!


According to research, there are 3 reasons behind bad decisions; Past experiences, Prejudices and Emotionality.


Suzy Welch asked herself these questions; “How will I feel 10 minutes after making this decision, what will I feel 10 months from now, and what will I feel 10 years from now?”


How does the 10-10-10 rule work?

What effect will this decision have on my life in 10 minutes?

What will be the impact of this decision on my life 10 months from now?

What will be the impact of this decision on my life 10 years from now?


Every honest answer you give will necessitate that the decisions you make now are those you can always make in the circumstances.


I have no doubt that all of you, in one way or another, apply this formula to your life.


 


Not everyone gets a happy ending in this process. The decisions you make may contain errors. However, with this system, you will minimize the margin of error.


You know, the concept of "normal" when you are not in your normal state varies from person to person!!!! I mean generally when you are very happy or very sad. Don't make important choices about your life….


I also recommend the 10/10/10 system to friends who always say “Yes”….


If you say that despite all these tips, you are the type who learns by making mistakes….


Lessons can be learned from mistakes, which is a very important and expensive form of learning.


Especially if you have a second chance.

 Daniel Torobekov adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

 

 

KAPLAN YILI

 


Bu yıl her zamankinden daha çok umuda ihtiyacımız olan bir yıl için güzel bir isim.

İyimser olmak için 5 neden sayan birilerini buldum ve sizin için çevirdim.

1.Aşıların dünya genelinde tamamlanacağı bir yıl olacak.

“2021 yılında, dünya çapında 4 milyardan fazla insana COVID-19 aşısı yapıldı ve bu insanların çoğu iki hatta üç doz aşı oldu. Ancak gelişmiş ülkelerde düşük risk altındaki milyonlarca insanın, düşük gelirli ülkelerde yüksek risk altındaki çok sayıda insan henüz ilk dozunu olmamışken üçüncü doz aşısını olması, benzeri görülmemiş bu küresel kampanyayı son derece adaletsiz bir hale getirdi. 2022’de bu tablo hızla düzelecek. Yoksul ülkelerin aşı karşıtı eylemlerine rağmen. Bu yıl, dünya 2020'de tahmini 627.000 kişiyi öldüren bir hastalık olan sıtma için dünyanın ilk aşısını da görecek . COVID-19 aşısı için kullanılan aynı mRNA teknolojisine dayanan AIDS aşısı . Bu teknoloji yakında tüberküloza karşı da kullanılabilir. Dünyanın en fakir ülkelerinde sıtma, AIDS ve tüberkülozun neden olduğu korkunç hastalık ve ölüm yükü göz önüne alındığında, mRNA aşılarını hızla geliştirme ve ölçeklendirme konusundaki yeni yeteneğimiz olan pandemi fırtınasında çok işe yarayacak.

2.Sürdürülebilir enerjide artış

Dünyanın en büyük güneş enerjisi çiftliği Abu Dabi'de faaliyete geçecek, ancak büyüyecek olan sadece rüzgar ve güneş enerjisi değil. Ayrıca, sıfır karbonlu nükleer enerjinin küresel olarak yeniden değerlendirilmesi yapıldı ve ülkeler, emisyonları azaltma çözümünün bir parçası olarak giderek programları daha fazla öne çekti. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri ve belki de nükleer karşıtı duyarlılığın poster çocuğu Almanya  gibi ülkelerdeki mevcut nükleer santralleri zamanından önce kapatma kararları hakkında büyüyen bir tartışma görmemiz muhtemel .  Ancak karışıma yeni teknolojiler eklenmeden önce bile, enerjiden kaynaklanan küresel karbon emisyonları birkaç yıl öncesine göre çok daha iyi bir yolda. 2021'de 2018 zirvesinin altında kaldıla . Ve emisyonların 2022'de artması beklenirken, 10 yılda toplamda sadece yüzde 5'lik bir artışla sabit kaldıkları açık. Dünyanın daha gidecek çok yolu olsa bile , bu harika bir haber ve kutlamak için 2022'nin bitmesini beklememize bile gerek yok.

 

3. Dünyanın en büyük ülkesi demokrasi olacak.

Hayır, Çin'de bir devrim öngörmüyoruz. Bunun yerine Hindistan, 2022'de dünyanın en kalabalık ülkesi ünvanını alma yolunda ilerliyor. Hindistan'ın nüfus sayıları aynı zamanda daha büyük bir ekonomik potansiyele işaret ediyor. Bugün ile 2050 arasında, Hindistan'ın çalışma çağındaki nüfusunun 199 milyon artacağı, Çin'in ise işgücü yaşlandıkça 160 milyon azalacağı tahmin ediliyor. Ve yakın zamana kadar çok fakir bir ülke olan Hindistan, şimdi modern bir ekonominin temel hizmetlerini sunmada yirmi yıllık güçlü bir performans üzerine inşa edebilir. 

4. Gelişmiş ekonomiler pandemi öncesi rotalarına geri dönecekler.

Omicron kaynaklı bir çöküş olmadığı takdirde gelişmiş ülkeler, bu yıl %4,5 oranında bir büyüme gerçekleştirecek. Düşük ve orta gelirli ülkeler için durum biraz karışık 2021 ve 2022 ‘de gelişmiş ülkelerin daha fazla büyümelerine rağmen pandemi öncesi tahminlerle aradaki farkı kapatmaları zor görünüyor. Sosyal programlar aracılığı ile nakit dağıtımı ile dengelenebilir görüşünde.

5. 2022: Kaplanların yılı

Çin takvimine göre 2022 kaplan yılı olacak. Gelecek yıl, 13 Asya ülkesini kapsayan küresel kaplan nüfusunu ikiye katlamak için 10 yıllık bir program olan TX2'nin de tamamlanmasını işaret edecek. Bu, tek bir tür için şimdiye kadar üstlenilen en iddialı kurtarma çabasıdır ve kayda değer bir başarı elde etmiştir.  Küresel biyo çeşitlilik hala tehdit altında ve yeterince korunmamış olsa da, kaplan programı, türleri bir arada yaşama ve gelişmeye izin verecek şekilde korumada daha iyi hale geldiğimizin bir işareti. Modern tarıma çok fazla kredi giderek, yeni mahsuller, gübre ve mekanizasyon, aynı miktarda toprağın çok daha fazla gıda üretmesine izin vererek, tarım için daha fazla yer bulma baskısını azaltıyor. Bu nedenle dünya, küresel tarım arazilerinin zirvesini çoktan geride bıraktı ve ormansızlaşma, neyse ki, yavaşlamaya başlıyor . Bu, diğer türleri de kurtarmaya yardımcı olabilir.


YEAR OF THE TIGER

This is a beautiful name for a year where we need hope more than ever.

I found someone who counted 5 reasons to be optimistic and translated it for you.

1. It will be a year when vaccines will be completed worldwide.

“In 2021, more than 4 billion people worldwide were vaccinated with COVID-19, most of whom received two or even three doses of the vaccine. But this unprecedented global campaign has been profoundly unfair, with millions of people at low risk in developed countries getting their third dose of vaccine before many at high risk in low-income countries have yet had their first dose. In 2022, this picture will improve rapidly. Despite the anti-vaccine actions of poor countries. This year, the world will also see the world's first vaccine for malaria, a disease that killed an estimated 627,000 people in 2020. AIDS vaccine based on the same mRNA technology used for the COVID-19 vaccine. This technology may soon be used against tuberculosis as well. Given the dire burden of disease and death caused by malaria, AIDS and tuberculosis in the world's poorest countries, our new ability to rapidly develop and scale up mRNA vaccines will come in handy during the pandemic storm.

2. Increase in sustainable energy

The world's largest solar farm will start operating in Abu Dhabi, but it's not just wind and solar power that will grow. There has also been a global reassessment of zero-carbon nuclear power, with countries increasingly pushing programs forward as part of their solution to reduce emissions. We're also likely to see a growing debate about decisions to prematurely shut down existing nuclear power plants in countries like the United States and perhaps Germany, the poster child for anti-nuclear sentiment. But even before new technologies are added to the mix, global carbon emissions from energy are on a much better path than they were a few years ago. It remained below the 2018 peak in 2021. And while emissions are expected to increase in 2022, it's clear that they've remained flat with an overall increase of just 5 percent over 10 years. While the world still has a long way to go, this is great news and we don't even have to wait until 2022 is over to celebrate.

3. The largest country in the world will be a democracy.

No, we do not foresee a revolution in China. Instead, India is on track to claim the title of the world's most populous country by 2022. India's population numbers also point to greater economic potential. Between today and 2050, India's working-age population is projected to increase by 199 million, while China's is projected to decline by 160 million as its workforce ages. And India, until recently a very poor country, can now build on two decades of strong performance in providing the essential services of a modern economy.

4. Developed economies will return to their pre-pandemic course.

Unless there is an Omicron-induced collapse, developed countries will grow by 4.5% this year. The situation is a bit mixed for low and middle income countries, although developed countries grow more in 2021 and 2022, it seems difficult to close the gap with pre-pandemic forecasts. He thinks it can be balanced with cash distribution through social programs.

5. 2022: Year of the Tigers

According to the Chinese calendar, 2022 will be the year of the tiger. Next year will also mark the completion of TX2, a 10-year program to double the global tiger population spanning 13 Asian countries. This is the most ambitious rescue effort ever undertaken for a single species and has been a remarkable success. While global biodiversity is still threatened and under-conserved, the tiger program is a sign that we are getting better at conserving species in ways that allow them to coexist and thrive. A lot of credit goes to modern agriculture, new crops, fertilizers and mechanization allow the same amount of land to produce much more food, reducing the pressure to find more land for agriculture. That's why the world has already passed the peak of global farmland, and deforestation is, fortunately, starting to slow. This can help save other species as well.