Neredeyse otuz beş yıldır yazdığım günlüklere baktığımda neler görmüşüm ???
Daha çok yüreğime, biraz da sağduyuma güvenmişim…
“Pişmanlık”, “Keşke”, yerine “Aşk olsun”, “Canın sağ olsun” kullanmışım…
İnsanların değişebileceğini, ama bazılarının asla değişmeyeceğini, ama buna rağmen,
İnsanların her zaman seni şaşırtabilecek potansiyele sahip olduğunu,
“Çorabını giy, ellerini kurula” gibi defalarca söylemem gerekenleri bile aynı ses tonuyla söylemişim.
Mutlu olmanın bir kelimenin ötesinde olduğunu bilmemin, kaybetmekten önce geldiğini
Çoğalınca değerini kaybetmeyen şeyleri,
Uyurken dinlediğim kalp seslerinin hayatımda duyduğum en özgün şarkı olduğunu,
Günlük tutmanın beni özgür bıraktığını,
Başkaları için sevinmişim…
Kendi kararlarımı kendim vermişim…
Çocuk yapmayı ertelemişim…
Doğru zamanda emekli olmuşum…
Usansam da vazgeçmemişim…
Kavgaları ertelemişim…
Sevdim mi tam sevmişim…
İşimi severek yapmışım…
Emekli olmayı beklemeden sevdiğim işlere zaman ayırmışım…
Kendi çocuğumdan “Anne, en çok senin benim gibi olmandan hoşlanıyorum” lafını onun ergenliğinde duymuşum….
Bahar bayramlarında güzel dilekler dilemişim…
Her sabah kalkmak için bir sebep bulmuşum….
Bırak dağınık kalsın sloganı hayatımı kurtarmış…
Bir fındık tanesi büyüklüğündeyken bile çocuklarım ile konuşmuşum….
Daha çok dinlemişim….
Seçici olmamışım…
Zorlamamışım, ikna etmişim…
Gezmişim, dolaşmışım, notlar almışım…
Pencerelerin içini hayal etmişim….
Başarısız olmak ya da olmamanın, bütün meselenin bu olmadığını….
Bugün basit, zor, güzel, süreli ne mevzu ama… bahsettim ama söylemesem olmazdı.
Mutlu olmak …..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder