Bertrand Russell’in;
”Eğer her uygar ülkenin çoğunluğu isteseydi, 20 yılda insanları köleleştiren,
alçaklaştıran sefaleti, hastalıkların yarısını ve insanlığın yüzde doksanını
zincire vuran ekonomik bağımlılığı ortadan kaldırırdık. Dünyayı, güzellik ve
neşe ile doldurur ve evrensel barışı sağlardık.”
Gökkuşağı çıktığında, iki
yakanın birleşimi sağlanmıştı. İki ayrı kara parçası, rengarenk bir kuşakla bağlanmıştı. Ama iki
ayrı kıta parçasında yaşayan insanlar birbirinden bambaşka idi. Bugüne kadar,
kimse öbürünün ne istediğine karışmadı. Ama ne zaman diğeri onun ne yapıp
yapamayacağına karıştı o zaman herşey değişti.
Artık gökkuşağını kullanarak, o tarafa geçip, özgürlüklerin, kendi
dairesi çevresine çıkması için uğraşanları, o çemberin içine sokmak
gerekiyordu. Durun, önemli bir nokta, yolda gözlerinin içine gelen suları
hesaba katmadılar. Halbuki onlar konuşmaya geliyorlardı. Niye korktunuz ki ?
Yüzlerine korku maskesi takmadılar, ya da korkunç replikler yok. Gözlerinizden
anlıyorum. Tamam, sizi kalabalık mı ürküttü? Niye söylemediniz teker teker
gelirlerdi. Siz çocuk musunuz ? Ortada bir sorun varsa ağlayarak ve vurarak
çözemezsiniz ki. Çocuklarımıza bunu öğretmiyor musunuz ? Gerçi başa çıkamadığın
zaman vur diyenler de var artık. Ama onlar su püskürttükçe, diğerleri daha çok
çoğaldı, o suyla büyüdü. Ve şimdi de hiçbir yere sığmıyor. Sonuç ne olursa
olsun, en azından kendi çevresine çizdiği ve gittikçe onu küçültmek zorunda
olan taraf, diğer tarafa artık yeter demesini de bilebildiğini gösterdi. Bu,
umutsuz bir sürü insana, bir umut verdi. Kendi aralarında, yıllardır konuşan ve
çözüm üretemeden, üretmeden, şikayet
edip umutsuzluk yatağında yatan onca insan için, doğan gökkuşağının bu sefer
renkleri daha belirgindi. Öyle ki din, dil, düşünce farkı gözetmeksizin, insanların nasıl aynı amaç için bir araya
gelebildiğini, imkansızı bekleyenlere
gösterdiler. Kazanım konusuna gelince amaç, o ruhun tekrar kazanılmasıydı bence,
kazanımların en değerlisi. İnsanların ayrı ayrı kalıplarından çıkıp vatandaş
olması, bunu hissetmesi, yolunda gitmeyen şeyleri düzeltmek yerine, ahkam kesmenin zaman kaybına ve geri dönülmez
yaralara sebebiyet verebileceğini, gördüğünü gösterdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder