Geçen sene, bu zamanlar ajandama neler not ettiğimi düşündüm.Her sene tuttuğum 
ajandamı atmam.Günün önemli haberlerini,ilginç gördüğüm keşifleri iliştirmeye 
çalışırım. Uğraştığım şeyleri not alırım.Nelere, zaman ve emek harcadığımı,nelere 
kafa yorduğumu, bazen de nasıl hissettiğimi not alırım. Her sayfa, bana ayrı bir 
mevsim yaşatır, geriye döndüğümde.Mesela ölüm haberleri, ölümlülerin hayatta 
iken başladıkları ve bitiremedikleri şeyi devam ettirme hissi uyandırır çoğu zaman. 
Sevdiğim filmlerin isimlerini yazar,onları seyrederken, hayatın kalbini es 
geçmemeyi anımsarım.Hemen bir not düşerim belki ardından, cenazesine zenci bir 
başkanın katıldığı Nelson Mandela’dan mesela “Yapılana dek herşey imkansızdır.”
 Şiirler not alırım. Ya kendim yazarım ya da en sevdiğim şairlerin özel şiirlerini.Bir 
sayfa çevirdim ve karşıma Cahit Külebi’nin ilk yayımlanan şiiri çıktı karşıma 
“Ayıcılar geçti,affedilmemiş insanlar geçti,Şehirler taş yürekliydi Şarkısı 
beyaz,İnsanların büyük rüyaları vardı,İnsanlar bir ölümle öldüler ki,Sevgiler 
arasında şaşırıp,Bir unuttular ki deme gitsin”.Bir sayfa daha, yemek yerken,küçük 
kızımın, peçeteye  yaptığı bir resim iliştirilmiş, dört kişi yanyana ve elele.Ve tabi ki 
rant haberleri.Kızılderililerin bir sözü aklıma geliyor, o haberlerin notlarını 
görünce”Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde,son balık avlandığında; 
beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak...yazasım geliyor.Ekim  
gibi dünyaca ünlü flüt sanatçımız Şefika Kutluer ile röportaj hazırlıklarım 
başlamış.Kendisinin,bundan 55.000 yıl öncesinden gelen dünyanın en eski flütü ile 
çalarken bir resmi var. Bazen uğraşlarıma, köylere kadar gidip binbir zahmetle 
karşılık beklemeksizin  konser veren bu eşsiz bayanla tanışma onurunu bana 
verdiği için şükran borçlu olduğumu düşünüyorum.
 Eski çalılıklardan yapmaya çalıştığım bir mumluk gözüme çarpıyor, eskizlerini 
çizmişim.Gülümsüyorum.Büyük kızıma her gece uydurduğum masallardan birini 
yazmışım.Sonraki sayfa birbirine yapışmış ayırmaya çalışıyorum.Biraz yrtılıyor.Ne 
yazdığını görüyorum.Fırının ışığı, fırın çalışmadan da yanıyormuş.Onu, servisine 
bildirmek için not almışım.Düşünüyorum da bugün –servisin yaptık demesine -  
rağmen fırın hala çalışıyor, ama ışığı yine de kafasına göre yanıyor.Acaba dünyanın 
herşeye rağmen dönmesi de böyle birşey mi?

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder