7 Mart 2013 Perşembe

Kısacık Notlar Büyük Hikayeler

O gün, farklı bir heyecan yataktan erken kaldırmıştı onu. Bir sürpriz hazırlamıştı aylar önce,
malum çocuklar olduğundan beri, doğru dürüst yalnız kalmaları için, özel sebepler dışında hiç
fırsat olmuyordu.
 Sabahlığını sırtına taktığında, üşüme geldiğini hissetti. Hava serinlemişti. Onca sıcak, hatta
buharlaştırıcı havadan sonra, bu serinlik bir limon kolonyası rahatlatıcılığındaydı. Beğenerek
aldığı organik halı üzerinde dolaşırken, ayaklarında terliklerinin olmadığını,  yatağın altına
saklanmış olduğunu gördü. Eğilmek için dizlerini büktü. Küçük bir kağıt parçası ilişti gözüne,
pamuklanmış, tozlara bulanmış.”Yeter ki “yazıyordu notta. İlk bakışta, yazıyı tanımaya çalıştı. Ama tanıdık değildi. O sırada çalan kapının zili ile elindekini konsolun üzerine bıraktı ve kapıya gitti.
Günlük işleri başlamıştı. Sütü boşaltmak için, kocaman tenceresini almaya gittiğinde, ufak kızın
uyanması, her zaman ki gibi, zamanlamanın uygunsuzluğu,  Murpy’e yükleme şansını
yakalatmıştı. Sütün kaynaması beklenirken, ufaklığın meyve suyunun içine konulan karper peynir
çalkanırken, telefon çaldı. Hobi olarak yaptığı resimlerden birine alıcı çıkmıştı , onun
için arıyorlardı. Kısa bir görüşmeden sonra, kendinden memnun bir halde, ikisi de karnı doymuş
olarak bahçeye hava almaya çıktılar. Zaman, onu kullandıkça artıyordu adeta. Akşam için
kuaföre gitmek istemediğinden,  kendisi için özel bir şeyler yapmayı planlıyordu.  Aynanın
karşısında, uzun saçlarını elleri ile birkaç kez döndürerek şekil vermeye çalıştı. Ama tokasız
olmayacaktı.  
 Kocasının, akşamki planından haberi olmadığını anımsadı. Dudaklarını buruşturdu. Ama bu
sürpriz olacaktı. Öyleyse, nasıl onu habersiz bir sorun olmadan eve getirebilirdi. Öyle ya işi
çıkarsa. Tüm plan mahvolurdu. İşyerine, isimsiz bir çiçek göndermeye karar verdi. Çiçekçinin
telefonunu, defterde aranırken, bir yandan da nota ne yazması gerektiğini düşünürken, kızının
elinde, sabah konsolun üstüne bıraktığı notu gördü. Ve beyaz zambaklardan oluşan demetin
üzerine, kırmızı kalem ve el yazısı ile “Yeter ki” yazılmasını istedi, kısık bir sesle. Sanki karşı
tarafla gizli bir şeyler planlıyordu da kimsenin duymasını istemiyordu.

 Her zaman, şık giyinmeyi severdi. Evde bile olsa sanki gezmeye gider gibi hazırdı. Kendini,
aynaya baktığında iyi hissetmesi, yaratıcı olmasını sağlıyordu. Tüm yoğunluğuna rağmen,
bakımını kendi yapar, yine de aksatmazdı. Yemek yapmayı çok sevdiğinden,  sürekli değişik
tatlar denemek isterdi. Bazen sonuç hüsran oluyordu ama, eşi bugüne kadar, bu huyundan dolayı
hiç şikayet etmemişti. Sürekli, kendisinin deliliğe varan alışkanlıklarına uyum sağlamaya çalışsa
da, bazen kendisine zarar verdiğini düşündüğü zamanlar, hafif azarlamalar yapıyordu. Örneğin;
soğuğa rağmen, çıkıp yürüyüş yapıp, kronik faranjitini azdırdığında.
 Akşam olmak üzereydi. Telefonu eline aldı. Sekreterine, eşi ile görüşmek istediğini
söylediğinde kalbi pat pat atıyordu. İlk tanıştıklarında,  kız yurdunda, bütün gün onun
kendisini sevip sevmediği üzerine heyecanlı sohbetler ederken, arkadaşının aklına uyup geç bir
saatte, eşinin evini aradıklarında ankesörlü telefonla. Annesinin telefona çıkması ve eşini
istediklerinde, benim buyrun demesindeki şaşkınlığını anımsadı. Ne kadar uzun bir zaman
geçmişti. Ancak geriye dönüp baktığında farkedilen hain zaman, onlara iki güzel kız da
bağışlamıştı. O sırada, çiçeğin büroya gidip gitmediğini, teyit edip etmediğini anımsadı. Etmişti.
Güzel buket, notla beraber büyük bir ihtimalle, masasının üstünde duruyordu. Telefon
bağlandığında sakin sakin konuşmayı denedi. Akşama dışarıya çıkmaları gerektiğini, küçük kız
için alınacak eşyalar olduğunu, bunun için geç kalmamasını  söyledi. Eşi işyerinde açtığı zaman,
telefona asla canım diye başlamazdı. Efendim dedi her zamanki gibi.
-Bu akşam mı?
-Evet bu akşam
-Acil mi?
-Evet yarın okulda kullanacaklarmış. Öğretmen bize haber vermeyi unutmuş.
-Hay allah!
- Ne oldu ki ?
-Aslında bir saat öncesine kadar bir plan yoktu. Ama biraz önce yönetim kurulundan birilerinin
yakın bir yerlere geldiğini, son anda da bizim şirketi de ziyaret etmek istediğini söylediler. Ben
da akşam bir yemek organizasyonu planlamıştım.(Derken, yüzük taktığı eliyle de çiçekteki notu
tekrar okuyor ve gülümsüyordu.)
-……….
-Alo orda mısın ?
-Ha evet. Tabi canım. İş daha önemli başka zaman alırız.
-Hadi var mı gelirken alınacak birşeyler
-Hayır hayır her şeyimiz var !
-Görüşürüz o halde. Çok geç kalmam.
-Telefonlar kapandı.

-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder