14 Şubat 2014 Cuma

ZEUS'UN KIZI ;OLUMSUZLUKLARLA YAŞAMAK





 Nereye dönerseniz sıkışmış gibi hissediyorsunuz bazen. Kendinizi, güvende hissetmeniz gereken, evinizde bile. Özellikle bu hafta gelen cinayet haberlerinden sonra çoğu evlerde işleniyor çünkü. Öncelikle, size düzenli bir şekilde haber izlememenizi tavsiye  etmek istiyorum. Cinayetin ve şiddetin, haber olduğunu sanan, medya organlarından en azından. Sonunda faydaları ve zararları abartıla abartıla anlatılan, kırk yıllık meyve, sebze ya da bir ot. Sanki gerilmiş gerilmiş de patlamak üzere olan seyirciyi bir nebze olsun hayata döndürmek için verilen hayat öpücüğü gibi. Aslında tüm bunlara, dışarıdan bakabilme şansını yakalayabilenler, yorumu daha net yapabiliyorlar. Ama ya çarkın içinde dönmeye mahkum olanlar ? Onların ise, haberlerden sonra izledikleri aşk ve ızdırap dolu diziler ilaçları oluyor. Aralara serpilen onlarcası, çoğu zaman dizilerden uzun sürelerde izlettirilen, reklamlara bile katlanacak kadar bağımlılar onlara. Öyle bir tablo çiziyorlar ki haberlerle ve onları sunuş tarzları ile, siz kendinize bir bardak çay demleyip, öyle boş boş oturup, saatlerce dizi ve reklam seyrettiğinizde bile hayıflanmıyorsunuz, kaybolan zamana. Ya da bu kaybolan zamanda, kimlerin neler yaptığına, iyi veya kötü.

 Üretken bir toplum olamadık çağlardır. Köylü, milletin efendisi dedik ama organik tarımı yine başkalarına bıraktık. Dışarıdan, ithal sebze ve meyve aldık. Bilim, teknoloji gelişmenin temelleridir dedik. Onu sadece kullanım kılavuzunu okumak için kullandık, çünkü kullandığımız teknoloji de ithal. Çalışkan olmak yegane temelimiz dedik, çalışmadan para kazanmanın yolları internette tıklanma rekorları kırdı. Biz kimiz, acaba bunlar kim, aynı insanlar mı ? Ya da aynı ülkede değil miyiz anlamadım ??

12.02.2014