18 Ekim 2017 Çarşamba

HEPSİ HAKLI HEPSİ HAKSIZ

Uzun bir zamandır karşınızdakinin, sizin fikrinizi beğenmez ise değiştirmek istediğini fark ettiniz. Size değişik örneklerle, haklılığını ya da sizin haksız olduğunuzu anlatmaya çalışır bulursunuz bir süre sonra onu. Bu öyle bir virüstür ki aslında sizde birkaç dakika sonra aynı şeyi kendiniz yapıyor bulursunuz ? Kendinden olmayanı dışlama mekanizması çalışmaya başlamıştır.  Tecrübeleriniz size, örneğin mutsuz insanlarla olma diyor veya size çok ihtiyaç duyabilecek biriyle ilişki kurmaya mesafe koyduruyor .  Sebep ne olursa olsun aslında bütün bu otokontrol edilmiş hareketler, sizi fark etmeden gizli bir çemberin içine iteklemeye çalışıyor. Bunu anlamak için ise zamanınız yok. Çünkü, ne insanları gerçekten tanımak için zaman ayırabiliyorsunuz, ne de aslında buna kafa yormak istiyorsunuz. Bu bazen uğruna canınızı bağışlayacağınız  çocuklarınız bile olabiliyor.  İşte tehlikenin en büyük boyutu burada tavan yapıyor. Çünkü aslında bir sıfır önde başladığınız yarış, çocuklar devreye girdiğinde inanılmaz yenilgilerle doluyor. Ve hatta en kötüsü  son buluyor. Ama yapmanız gereken, son bulmadan önceki resmi çözümleyebilmek.

13.10.2017

21 Nisan 2017 Cuma

AKDENİZ



Pedalımı çevirmeye başlarken Akdeniz esintisinin beni nerelere alıp götüreceğini  merak ediyordum. Aynı yolu her gün almanın neresi merak edilecek diye sorabilirsiniz. Şimdi anlatayım o zaman dayanın arkanıza……
 Deniz kenarındaki lisenin deniz gören kocaman bahçesi, uçurtma çiçekleri ile dolmuştu. Gençlerin yüzündeki gülme alışık olduklarınız gibi değildi. Göğe çıkan umutların ne olursa olsun yeşermesi gerektiği gibi, inşaat için getirilmiş kumun içinden fırlayan filizler gibi.
 Mimozaları, ud nağmeleri ile dans ettiren yaşlı beyefendi, günlerin geçiş serenomisine eşlik ediyor.  Ama hiç acelesi yok. Çünkü acelenin tüketmek olduğunu bilecek kadar yaşamış.
Japon çiçeklerinin koyu gölgesi okul kaçamaklarının kahvesi olmuş. Tam da çektikleri canlı yayına giriş yaptım bisikletimle. Gençlik iksiri onların havalarındaydı sanki bol bol içime çektim.  Dönüş yolunda gördüğüm ölü kumru, özgürlüğün sonsuza kadar sende kalmayacağını yine hatırlattı bana. Hızlandırdım pedallarımı, kalktım selemden, Akdeniz rüzgarı, saçlarımın arasından geçerken, gökyüzünün mavisini tutmaya çalışmayacaktım.

21.04.2016

4 Ocak 2017 Çarşamba

KALP ATIŞI KADAR


İçiniz titrerdi onu her gördüğünüzde, elini her tuttuğunuzda ayaklarınız yerden  kesilmişçesine mutluluk hissederdiniz. Ne kadar yaklaştınız ona, son zamanlarda kalbinin artık yorgunluktan ve düşünceden, yılların ona yüklediği ağırlık altında sıkışmasından daha yavaş attığını duyacak kadar yakın mıydı anımsar mısınız ?

Ya küçücük olan kucağınızda, canınız yanar her düşüşünde, her gözyaşı bir ömrünüz olur ateşinde. Kimse üzmesin onu arzu haliniz sorulsa dersiniz. Peki hayata, her sabah gözlerini açarken tekrar doğduğunu, kibri, fark edişleri, yeni yeni keşfi ama gülmeyi, kahkahaya çevirmekte ki doğuştan gelen yeteneği, her şeyi oyuna çevirme yaratıcılığını gösterirken, hiç onun kalbinin yerinden çıkmışçasına atışına kulak kabartacak kadar yaklaştınız mı en son ne zaman hatırlar mısınız ?

28.12.2016