30 Aralık 2019 Pazartesi

Gelecek Gelmeyecek






Bildiğiniz her şey bilmediklerinizin esiridir. Böyle söylersem çok açıklayıcı olmayacak herhalde. Öyleyse filmin başının sondan başladığı durumlara benzetelim.
Bilim insanları, belirsizlikle baş edebilme yeteneğimizi, huzursuzluk içinde olduğumuzda daha iyi becerebildiğimizden bahsediyorlar. Bu demek oluyor ki doktorların önerilerine kulak tıkayarak, siyasi otoritelerin kararlarına ve sonuçlarına tepkisiz kalarak, geri dönüşüme katkıda bulunmanın bireysel olarak boşa bir çaba olduğunu düşünerek bunu çok iyi beceriyoruz.
Bundan 2000 yıl önce yaşamış eski Romalı doğa bilgini Plinius “Zamanımızda kesin olan tek şey, hiçbir şeyin kesin olmamasıdır.” derken 2000 yıl sonra her şeyin aynı kalabileceğini tahmin etmiş midir acaba ?
Yeni yılın son günlerini yaşadığımız şu günlerde, gelecek günlerin daha güzel olacağına inanç duymak en doğal olanı. Ama belirsizlik, yarınından emin olmadan yaşamanın yarattığı korkuyu, beynin öyle derinlerine yerleştirmiş ki,  bu vücudun bir tür sigorta görevini görüyor. Şöyle ki başınıza gelecek şeylerin ne kadarını tahmin edebilirseniz, o kadar hazırlıklı olup o kadar az stresli olabilirsiniz.
İşte tam da bu noktada işi lehinize çevirme ihtimali yakalamış buluyorsunuz ancak bunu abartmanız dahilinde, bilinmeyene karşı aşırı tepki ile zarar görme endişeniz çevrenizdekileri olumsuz etkileyebilir. Kıskançlık gibi.
Beklentileri gerçekleştirmek için onları olabildiğince uzağa koymak, yani büyük hayaller kurmak, onlara ulaşmak için gösterilecek çabayı etkileyecektir. Bu çabalama için gösterilecek tahammül seviyesi kişiye göre değişiklik gösterir. İnanmayacaksınız ama tahammülsüzlük, bir yere kadar zorlandığında yararlı bile olabiliyor.  Şöyle ki son ana kadar olumlu fikir üretmek, sizin uzun bir süre stres halinde kalmanızı engelleyecek, belki de hayatınızın aynı dönemlerinde almanız gereken kararları düzenleyecektir.
2020 için düşünebilecek en güzel şeyleri düşünmeniz ve onlar için çabalamanız, başınıza gelebilecek en kötü şeylere rağmen gerçekleşebileceği hayali bile size bir yıl yetecek enerjiyi verecektir. Sonuçta insanoğlu uzunca bir süredir belirsizlikle mücadelenin yolunu yine kendinde bulmuş ki bunca zaman ayakta kalabilmiştir. Yeter ki o belirsizlikle savaşta yanında umudu olsun.
Mutlu yıllar……….Gelecek………

24 Aralık 2019 Salı

Gidiyormuş Gibi Durmak



Bir şeyler ters gidiyor. Geçen hafta Eskişehir’de gerçekleştirilen İklim konferansında bu saatten sonra harcayacağımız her yüz liranın yirmi lirasını iklim değişikliği nedeniyle harcamaya başlayacağız diyor. Ama biz hala çöplerimizi geri dönüşüme kazandırmak için belediyelerin bize çöp poşeti dağıtmasını bekliyoruz.

Bir şeyler ters gidiyor. Tüm dünya artık “Karanlık Fabrika” adı altında insansız modifiye üretime geçmek için kolları sıvadı. Ve kalifiye eleman fazlasına iş alanı yaratmaya çalışıyor. Biz hala asgari ücretteki üç kuruş artış için günlerimizi, saatlerimizi harcıyoruz.

Bir şeyler ters gidiyor. Karşıdaki yol verince şaşırır; tanımadan, günaydın, kolay gelsin deyince ajan kesilip sebebini arar olduk. Her poşeti bomba, her otostop çekeni serseri görür olduk. Kendi fanuslarında yaşayan ama elindeki cep telefonu ile dünyaya açılır olduk.

Son zamanlarda twitter’a düşen haberlere bakıyordum da hangisi daha normale yakın acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Adapazarı’nda pusete çarpıp çocuğu düşürdüğü için tekme tokat ailece dövülen garson mu?
AİDS’li ameliyat aletlerini tasarruf olsun diye diğer hastalara da uygulayacak kadar vakur hastane yöneticisi mi?

Bebeğini ev gezmesine gidip ondan kurtulmak için onu orada unutan anne mi?

Hunharca katledilen kadınların aslında hunharca kaydedilmediği gerçeği mi?

Yoksa yıllardır değiştirmediğiniz kafamızın içindeki kalıplar mı?

Siyasete bakışımız; diğerleri daha iyi mi sanki!!!

Krize bakış açımız; Kriz mıriz yok AVM’ler insan kaynıyor.

Adalet düşüncemiz; Mutlaka bir şey yapmıştır?  Boşuna mı içeride!!

10 Aralık 2019 Salı

Evreka




Uzun bir zaman önce anladım ki herkesi aynı anda memnun  etmeniz imkansız. Bunun için samimi olsanız bile. Teknik olarak eleştirilirken bu pek fazla  önemsenmiyor olsa bile.  Özellikle belediyelerin durumu bazen bu durumun ötesine geçemiyor. 
Mesela okul açılış zamanlarında trafik kabusunun yaşandığı caddelere daha sonradan konulan ışıklar bu trafik kabusunun sürekli olmasından öteye geçemiyor kimi zaman. Amaç aslında gayet samimi, ancak yapıcı gelemiyor bazı sorunların ötesine geçebilmek için.
Günümüzde belediyelerin üstlenmiş oldukları sosyal belediyecilik misyonunun içinde bulunması gereken hizmetlerin çoğunun hizmet düzeyinin düşük olduğu ya da daha düşük gelirli vatandaşları kapsayacak şekilde olmadığı görülmektedir.
Zor iştir belediyecilik. Olmayacak iş değil, ama işini bilen insanlarla çalışıldığı zaman her işin bir çözümünün olduğu da açıktır.
Temiz şehirlerde yaşamak, yeşil alanların bulunduğu parklarda zaman geçirebilmek, yaşlıların bakımlarına yardımcı olunması, eğitime ihtiyaç duyan çocukların bu ihtiyacının karşılanabilmesi, her şehrin dijital ortamda kütüphanesinin bulunması ve planlı bir imar planının olduğu kentler artık 2020 yılında hayal olmamalı. Artık bunların üzerine ne katabiliriz çalışmaları olabilmeli.
İşsizlik oranının da giderek arttığı düşünülürse bunları yaratacak nitelikli işgüçlerini aradan sıyırmak içten bile değil.
Bir de yerel yönetimlerin olmaz ise olmazı muhtarlarımız var. Daha modern düşünceli ,  daha yapıcı ve enerjik. Muhtarların üzerinden alınmış nüfuz görevleri onların daha çok halkın arasına girerek ihtiyaçların küçük birimler halinde tespitine imkan tanımış, bu avantajı  yeni yılda daha etkin bir şekilde kullanmayı mecbur kılmıştır.
Her iş gibi belediyecilikte tutkulu bir iş yapma azmi ile etkin bir konuma sahip olabilir. Belediyecilik anlayışının iyileştirilmesi kelebek etkisi ile iyileştirmeyi genele yayarak insana verilen önemin açığa çıkmasını sağlayacaktır. İnsanlar bu öz güvenle, iş adamları daha çok şehri sahiplenecek, vatandaş sahip olduklarına daha iyi bakacak ve bir başka önemli kavram samimiyetle daha çok ortaya çıkacaktır. Gönüllülük…
Bazen insanların yapabilecekleri halde yapmak istemedikleri şeyler ile karşılaşmıyor değiliz. Gönüllülük kavramının düşmanı bananecilikle ile savaş için yeni yılda , belediyecilik kavramının yerel yönetim olmaktan çıkıp sosyal belediyecilik anlayışı ile hizmetlerini artırdığını görmek hepimizi mutlu edecektir.


13 Kasım 2019 Çarşamba

Placebo Yanılgısı




Size öyle bir sihir yapıyorum ki, placebo adında, bir bonbon şekeri de alsanız, ağrılarınız azalıyor. Hem de daha ilaç kana karışmadan, on dakika kadar kısa bir süre içinde, dertlerinizden kurtuluyorsunuz. Şimdi biraz daha aydınlatalım konuyu isterseniz. İlaç araştırmalarında kullanılan etkisiz bir ilaçtır “placebo”. Bir ilacın etkilerini araştırırken, bir grup etkisi incelenen yeni ilacı alırken, diğer grup ta etkisiz eleman olan placeboyu alır. Esas önemlisi, bu tahlilleri de-ğerlendirecek doktorlarında, hangi grubun placeboyu aldı-ğını bilmemesidir. Ama placebo, farmakolojik olarak etkisiz madde bile olsa, yapılan araştırmalara göre, ağrılı du-rumlarda ve hatta depresyonda bile %30 etkisi olduğu or-taya çıkmıştır. Beynin iyileştirici gücünün etkisi. Başka bir şekilde açıklanabilir mi? Negatif ve pozitif düşünce farkının insan üzerinde etkisi yadsınamaz.  
 Yalnız burada çok ince bir çizgi var. İnsanların olumlu düşünceler üreterek kendilerini iyi hissetmelerini sağla-mak, bir süre sonra onları ne kadar duyarsızlaştırabilir.
Özellikle kendileri ile ilgili olmayan ama toplumu ilgilendiren sorunlar konusunda. Şiddet görmeyen bir kadın, şiddet gören bir kadını ne kadar destekler, ya da engelli olmayan biri engelli için uygun olmayan bir ortamı, ona uygunsuzluğunu nasıl anlar. Bunu nasıl bir irade, nasıl bir eğitim ile sağlayabilirsiniz. Sosyal sorumluluk içeren eğitimler, insanlara çok erken yaşta aşılanmalı, bunun gerekliliği anlatılmalıdır. Bir-birinin hakkını ortak platformlarda koruyan toplumlar, ancak daha ileri düzeyde uygarlaşabilirler.
Placeboyu dozunda kullanmanız dileğiyle…





23 Ekim 2019 Çarşamba

Beyaz Çığlık






 Neşeli ayaklar çizgi filmini seyredenler hatırlayacaktır. Kuzeyde balıklarını izinli, izinsiz avladıkları için aç kalma tehlikesi ile karşı karşıya gelen penguenler ve bunu engellemeye kararlı, farklı ve farklı olduğu için babası tarafından bile dışlanan bir penguenin hikayesi. Bu penguen kendi dilinde bu maruzatını anlatmaya çalışsa da bunun imkansızlığı, onun ayakları ile yaptığı dansın dili oluyor. Ve ülkeler, o denizlerde avlanma yasağı getiriyorlar.
 Gerçekte ise, bir mavi balina,  boynuna naylon poşet dolandığı için ölen yavrusunun “ölme sebebi”ne inanmadığından, onu kilometrelerce taşıyor.
 Bir başka gerçek, Noc adlı 9 yaşındaki bir beyaz balinanın, normalin altındaki oktavlarda sesler çıkardığını keşfediyor California Ulusal Deniz Memeliler Vakfı’ndan bir dalgıç.
Hayvanlar önce animasyonlarla konuşmaya çalışıyor sonra ise gerçekten konuşmaya çalışıyor. Onları kurtarmamız gerektiği ile ilgili çok büyük çığlıklar atıyorlar.
Bugün ise, büyük süper marketlerin birinde bir hanfendü, poşeti para ile satmaya çalışan tezgahtara bağırarak buna hakkı olmadığını haykırırken o hayvanların her taraftan asıl onun buna hakkı olmadığını söyleyen nağmeleri titretiyordu ortalığı sessiz sessiz.
 İtalya'da naylon poşet 2011'den bu yana yasak. Uymayanları engellemek için yapılan düzenleme naylon poşet yasasının ihlali durumunda 25 bin euroya kadar para cezası öngörüyor.
Fransa Çevre Bakanlığı'nın verilerine göre 2014'te kasalarda 5, sebze ve meyve reyonlarında ise 12 milyar naylon poşet dağıtıldı. 2017'den itibaren poşetler ortadan kalktı.
İngiltere 2015 yılından beri insanların kendi alternatif çantaları ile alışverişe gitmelerinin bir alışkanlık olduğu gözleniyor.
Norveç’te insanların ısrarla poşet temin etmeye çalıştıkları hatta kendi bez çantaları ile alışverişe gelenleri tuhaf karşıladıkları yaygın.  Kişi başına 3 kilo plastik demek olan bu sarfiyatın %80 inini tekrar dönüştürerek çevre kirliliğinin önüne geçmeye çalışıyorlar.
ABD en çok naylon tüketen ülkelerin başında geliyor. Ama 5 cente varan ücretler kullanımı oldukça etkili bir oranda düşürdü.
Hindistan naylon poşete  aşık ki aldıklarını dolaplara koymak yerine poşetler halinde saklıyorlar. Ve yasaklar ciddiye alınmayacak kadar cılız.
Çin 2008 yılından beri ücretli yaptığı poşet kullanımının cezasını da çok yüksek tutmuştur. Ama bin 370 euro tutarındaki cezaya rağmen halen poşet kirliliğinden kurtulamadı.”DW MADE FOR MİNDS alıntıdır.